Avrupa Komisyonu‘nun son raporu, otomobil endüstrisinin gerçek dünya emisyonlarında büyük bir açıkla karşı karşıya olduğunu gösterdi. 2019’da getirilen zorunlu yakıt tüketimi izleme cihazları, WLTP testleriyle karşılaştırıldığında araçların gerçek dünya performansının beklentilerin ötesinde olduğunu gösteriyor.
AB’nin WLTP emisyon ölçümleri, gerçeğin uzağında yer alıyor
AB‘nin WLTP test prosedürü, emisyon ve yakıt tüketimi performansını değerlendirirken gerçek dünya sürüş koşullarını yeterince yansıtmadığı ortaya çıktı. Özellikle, dizel ve benzinli araçların gerçek dünya emisyonlarının standartlaştırılmış WLTP değerlerinden yüzde 20 daha yüksek olduğu tespit edildi.
Plug-in hibrit araçlar da hayal kırıklığı oluşturdu. Gerçek dünya emisyonları, laboratuvar testlerindeki değerlerin yaklaşık 3,5 katı kadar yüksek çıktı. Bu da, araç sahiplerinin genellikle araçlarını şarj etmek yerine benzinli motoru tercih etmeleri nedeniyle potansiyellerini gerçekleştiremediklerini gösteriyor.
Avrupa Komisyonu’nun raporu, karbondioksit emisyonlarını hesaplama yöntemlerinde değişiklikler öneriyor. Ancak bu değişikliklerin 2025 yılına kadar yürürlüğe girmesi bekleniyor. Ayrıca, otomobil üreticilerinin filo ortalama karbondioksit hedeflerine ulaşmak için daha fazla çaba sarf etmeleri gerekebilir.
Avrupa Sayıştayı’nın raporu ise daha radikal önerilere sahip. Mevcut karbondioksit düzenlemelerinin yerine sıfır emisyonlu araçların minimum payına dayalı hedeflerin getirilmesi gerektiğini savunuyor. Ayrıca, içten yanmalı motorlu ve hibrit araçların emisyonlarının önemli ölçüde azaltılması gerektiğini vurguluyor.
Bu gelişmeler, otomobil endüstrisinin Avrupa’da önemli bir krizle karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Gerçek dünya verilerinin yetersizliği ve standart test prosedürlerinin emisyonları doğru şekilde yansıtmaması, sektörün yeniden yapılanma ve daha çevreci teknolojilere yönelme ihtiyacını vurguluyor.
ilginizi çekebilir: AB ETS’nin yenilenebilir enerji emisyon hedeflerine katkısı artıyor!