Avrupa’da yeşil çelik geçişini destekleyen uzmanlar ve sivil toplum kuruluşları tarafından hazırlanan “Avrupa Çelik Geçişi Raporu”, çelik sektörünün kıtanın sürdürülebilir geleceğinde kilit bir rol oynadığını ortaya koydu. Rapora göre, Avrupa’daki çelik üretiminin yarısı hâlâ kömüre dayalı yüksek fırın-bazik oksijen fırını (BF-BOF) yöntemiyle gerçekleştiriliyor. Ancak yeni teknolojilerle birlikte sektör, düşük karbonlu üretim sistemlerine yöneliyor. 2035 yılına kadar birçok tesisin çevreci üretim süreçlerine geçmesi bekleniyor.
Yeşil çelik üretiminin temelinde, yenilenebilir enerjiyle çalışan elektrik ark ocakları (EAF) ve yeşil hidrojen bazlı demir indirgeme (H2-DRI) teknolojileri bulunuyor. Avrupa genelinde duyurulan 33 yeşil çelik projesi, sektörde büyük bir dönüşümün başladığını gösteriyor. Bu projelerin devreye girmesiyle birlikte kıta, sürdürülebilir çelik üretiminde dünya çapında öncü konumunu pekiştirebilir.
Avrupa’nın düşük emisyonlu çelik inovasyonunda lider konumda olduğu belirtilen raporda, bu avantajın korunması için teknolojiye ve sürdürülebilir çözümlere yapılan yatırımların artırılması gerektiği vurgulanıyor. Çin ve Orta Doğu-Kuzey Afrika (MENA) bölgesinde artan rekabet göz önüne alındığında, Avrupa çelik endüstrisinin küresel pazarda güçlenmesi için bu yatırımlar kritik öneme sahip.
Avrupa Komisyonu, sektördeki yeşil dönüşümü hızlandırmak amacıyla Temiz Sanayi Anlaşması ve Avrupa Çelik ve Metaller Eylem Planı gibi stratejiler geliştiriyor. 2025 yılında karbon sınır ayarlama mekanizmasının (CBAM) gözden geçirilmesi planlanırken, 2026’dan itibaren çelik sektöründeki serbest emisyon tahsisleri kademeli olarak kaldırılacak ve 2034 yılına kadar tamamen sıfırlanacak.
Çelik üretiminde düşük karbonlu süreçlere geçişin hızlanması, uzun vadede sektöre önemli ekonomik kazanımlar sağlayacak. Avrupa Birliği ülkelerinin kömür bazlı çelik üretimine yönelik kamu finansmanını durdurması ve temiz üretim teknolojilerine daha fazla destek vermesi, dönüşüm sürecini hızlandıracak.
Otomotiv ve inşaat gibi büyük sektörlerin yeşil çeliğe olan talebinin artmasıyla pazardaki dönüşümün daha da hızlanması bekleniyor. Finans kuruluşları da yeşil çelik projelerine daha fazla yatırım yaparak sürdürülebilir büyümeye katkı sağlayabilir.