Arup ve C40 Cities’in iş birliğiyle hazırlanan “Temiz Enerji Merkezleri Olarak Limanlar” raporu, limanların yalnızca küresel ticaretin değil, aynı zamanda temiz enerji dönüşümünün de öncü aktörleri olabileceğini ortaya koyuyor. Raporda, liman kentlerinin açık deniz rüzgârı, elektrifikasyon ve sürdürülebilir yakıtlar gibi alanlara yapacakları yatırımlar sayesinde ciddi çevresel ve sosyoekonomik kazanımlar elde edebileceği vurgulanıyor.
Açık deniz rüzgarları elektrik enerjisinde fark yaratacak
Los Angeles ve Long Beach limanlarında temiz kamyon ve ekipmanlara yapılan yatırımlar, hava kirliliğini azaltarak çevre halkının yaşam kalitesini artırırken; Singapur ve Stockholm gibi şehirlerde sürdürülebilir yakıt kullanımı ve elektrikli altyapılar ön plana çıkıyor.
Bu dönüşümün, yalnızca çevresel faydalar sağlamakla kalmayıp milyarlarca dolarlık yatırım potansiyeli barındırdığı ve yüksek kaliteli istihdam fırsatları yaratabileceği belirtiliyor. Rapor, limanların yeşil amonyak ve metanol gibi alternatif yakıtların dağıtım merkezlerine dönüşmesini, gemiler ile kara taşıtlarının elektrifikasyonunu ve açık deniz rüzgâr santralleriyle entegre çalışacak altyapıların kurulmasını temel stratejiler olarak öne çıkarıyor.
https://futureflow.life/hidroelektrik-sektorunde-son-durum-ne/
New York’taki Güney Brooklyn Deniz Terminali’nin, 810 MW kapasitesiyle 500 bin eve enerji sağlayacak büyük bir rüzgâr santrali projesine ev sahipliği yapması, bu vizyonun somut bir örneği olarak gösteriliyor. Aynı şekilde, Brezilya ve Umman’daki projeler, limanların artık yalnızca geçiş noktası değil, temiz enerji üretimi ve inovasyonun merkezleri haline geldiğini gözler önüne seriyor. Bu yeni yaklaşım, limanları sadece ekonomik değil, aynı zamanda iklim krizine karşı mücadelede stratejik öneme sahip bölgeler haline getiriyor.