2025’in ilk yedi ayında ABD’de elektrik üretim kapasitesine yapılan eklemelerde rüzgâr ve güneş enerjisi öne çıktı. Federal Enerji Düzenleme Komisyonu’nun (FERC) yayımladığı verilere göre, bu dönemde eklenen yeni kapasitenin yaklaşık yüzde 90’ı yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlandı. Özellikle güneş enerjisi, eklenen kapasitenin yüzde 74’ünü oluştururken, sadece Temmuz ayında bu oran yüzde 96’ya ulaştı. Güneş ve rüzgâr birlikte, ülkenin toplam kurulu elektrik kapasitesinin dörtte birini aşan bir paya sahip. Rüzgâr enerjisi ise yılın ilk yarısında 3.288 MW ile doğal gaz kapasitesindeki artışı geride bıraktı. Buna karşın hidroelektrik, biyokütle gibi diğer yenilenebilir kaynakların katkısı oldukça sınırlı kaldı.
ABD’de elektrik kapasitesine rüzgar ve güneş enerjisi büyük katkı sağlıyor
FERC’in ileriye dönük tahminleri, 2025-2028 döneminde güneş enerjisinin, rüzgâr kapasitesinin dört katından fazla bir büyüme kaydedeceğini gösteriyor. Bu süreçte güneş enerjisinin kamu hizmeti ölçeğindeki kapasitesinin yüzde 17’nin üzerine çıkarak doğal gazdan sonra ikinci büyük kaynak olması bekleniyor.
Küçük ölçekli güneş sistemlerinin de dahil edilmesiyle birlikte yenilenebilir enerjinin toplam kapasitesinin doğal gazı geçerek ABD’nin başlıca enerji kaynağı haline gelmesi öngörülüyor. Bu veriler, ülkenin enerji sektöründe yenilenebilir kaynakların yükselişinin hız kesmeden devam ettiğini ve güneş enerjisinin gelecekteki konumunu sağlamlaştırdığını ortaya koyuyor.
https://futureflow.life/avrupa-elektrik-piyasasinda-yeni-donem-basliyor/
Bu gelişmeler, sadece enerji üretiminde değil, aynı zamanda ABD’nin iklim politikaları ve ekonomik stratejileri açısından da önemli bir dönüşüme işaret ediyor. Yenilenebilir enerji yatırımlarının artması, sera gazı emisyonlarının azaltılmasına katkı sağlarken, aynı zamanda yeni iş alanları ve teknolojik inovasyonlar için de zemin hazırlıyor. Özellikle güneş ve rüzgâr enerjisinde kaydedilen büyüme, enerji bağımsızlığını artırma ve fosil yakıtlara olan bağımlılığı azaltma hedefleriyle örtüşüyor. Devlet destekli teşvik programları, özel sektör yatırımları ve enerji altyapısına yönelik düzenlemeler de bu dönüşümün kalıcı hale gelmesinde kritik rol oynuyor.