FutureFlow.Life

ABD seçimleri iklim finansmanı hedeflerini nasıl etkiliyor?

BM toplantılarında ülkeler, küresel iklim finansmanı hedeflerini güncellemeye çalışıyor. Ancak ABD başkanlık seçimlerinin sonucu, bu süreci belirsizleştirerek anlaşmalara ulaşılmasını zorlaştırıyor. ABD’deki başkanlık seçimlerinin küresel iklim müzakereleri üzerindeki etkisi, bu hafta New York’ta gerçekleştirilecek BM Genel Kurulu’nda masaya yatırılacak en önemli konulardan biri. Ülkeler, iklim finansmanı konusundaki pozisyonlarını belirlerken ABD’nin yeni yönetimini beklemenin gerektiği konusunda hemfikir görünüyor. Bunun nedeni, dünyanın en büyük ekonomisi olan ABD’nin iklim politikalarının, diğer ülkelerin tutumlarını da doğrudan etkilemesi.

ABD seçimlerinin iklim müzakerelerine etkisi

5 Kasım’daki ABD başkanlık seçimlerinin sonucunun belirsizliği, ülkelerin küresel iklim finansmanı hedeflerine olan taahhütlerini sınırlıyor. İklim müzakerelerinde belirleyici bir rol oynayan ABD’nin gelecek yönetiminin iklim politikalarının nasıl şekilleneceği konusundaki belirsizlik, diğer ülkelerin karar alma süreçlerini de geciktiriyor. Mevcut başkan Joe Biden ve yardımcısı Kamala Harris, ABD tarihinde en büyük iç iklim harcama paketini geçirmeyi başarmışken, eski başkan Donald Trump ise iklim değişikliği karşıtı bir duruş sergiliyor ve fosil yakıtları destekliyor.

Müzakereciler, ülkelerin ABD seçimlerini beklemekle önemli bir fırsatı kaçırabileceği konusunda uyarılarda bulunuyor. 2024 yılının sonunda sona erecek olan mevcut 100 milyar dolarlık finansman taahhüdü, yeni bir anlaşmaya varılmadan sona ererse, gelişmekte olan ülkeler için büyük bir güven kaybı yaşanabilir. Küresel sıcaklıkların hızla artması ve iklim krizinin daha da derinleşmesi, bu finansmanın önemini her zamankinden daha kritik hale getiriyor.

İklim finansmanı, gelişmekte olan ülkelerin temiz enerjiye geçiş yapmaları ve küresel ısınmanın etkilerine karşı hazırlık yapmaları için hayati bir rol oynuyor. Ancak, BM İklim Ajansı Başkanı Simon Stiell’in tahminlerine göre, bu finansmanın yıllık trilyonlarca dolar olması gerekiyor. Bu, mevcut 100 milyar dolarlık hedefin çok üzerinde ve yeni bir hedef belirlemek oldukça karmaşık. Yüksek bir hedef belirlemek, ülkelerin bu hedefi karşılayamama riskini artırarak güven bunalımına yol açabilir. Öte yandan, düşük bir hedef belirlemek de en savunmasız ülkelerin iklim değişikliğine karşı yetersiz bir destekle karşı karşıya kalmasına neden olabilir.

ABD seçimlerinden sonra, Kasım ayının ortasında Azerbaycan’da düzenlenecek COP29 İklim Zirvesi, bu finansman hedeflerinin tartışılacağı önemli bir platform olacak. Ancak ABD’de seçim sonuçlarının netleşmesi zaman alırsa veya Trump’ın kazanması durumunda Paris Anlaşması’ndan yeniden çekilme gibi radikal kararlar alınırsa, bu süreç daha da karmaşık hale gelebilir.

Küresel iklim finansmanı hedeflerini belirleme süreci, ABD başkanlık seçimlerinin belirsizliği nedeniyle askıda kalmış durumda. Dünyanın en büyük ekonomisi ve tarihi olarak en büyük sera gazı salımcısı olan ABD’nin iklim politikaları, diğer ülkelerin tutumlarını doğrudan etkiliyor. İklim krizine karşı daha güçlü bir finansman taahhüdü oluşturmak için ülkeler, ABD seçimlerinin sonucunu beklemek zorunda kalabilir. Ancak bu bekleyiş, gelişmekte olan ülkelerin hayati desteklere ulaşmasını daha da geciktirebilir.

Exit mobile version