FutureFlow.Life

ABD iklim değişikliği raporundan 5 çıkarım

İklim konusu, Dünya’nın ömrünü uzatma noktasında çok kritik bir öneme sahip. Durum böyle olunca ülkeler de iklim değişikliğine ilişkin her olayı yakından takip ediyor. Kısa süre önce yayımlanan ABD iklim değişikliği raporu, toplulukların krize karşı tepkilerini artırmalarına rağmen, yoğunlaşan iklim değişikliğinin ülke çapında yaşamları ve işletmeleri nasıl bozduğunu anlatıyor.

ABD iklim değişikliği raporu yayımlandı

Yaklaşık 2.000 sayfayı aşan Beşinci Ulusal İklim Değerlendirmesi, iklim temalı bir ülke turu sunarak her bölgeyi etkileyen etkileri, toplulukların kendilerini giderek daha fazla nasıl koruduklarını ve daha güvenli bir gelecek sağlamak için ne kadar daha fazla eyleme ihtiyaç duyduğunu tanımlıyor.

Kongre tarafından görevlendirilen ve ABD Küresel Değişim Araştırma Programı tarafından yönetilen, hem hükümet içinden hem de dışarıdan yüzlerce iklim uzmanı bu değerlendirmeye katkıda bulundu. Raporun beşinci baskısı, 2017 ve 2018 yıllarında aşamalı olarak yayınlanan dördüncü baskının ardından geliyor. İlk değerlendirmenin ise 2000 yılında ortaya çıktığı biliniyor.

Raporun beş ana sonucu bulunuyor. Bu beş sonucu birlikte inceleyelim:

1. İklim etkileri giderek kötüleşiyor ve çok paraya mal oluyor.

Raporda birinci bölümün ilk cümlesi ülkenin ciddi gerçekliğini özetliyor: 

“İnsan kaynaklı iklim değişikliğinin etkileri halihazırda geniş kapsamlı ve Amerika Birleşik Devletleri’nin her bölgesinde kötüleşiyor.”

Bunun ne anlama geldiğine dair küçük bir fikir ortaya atılıyor. Isınma her yerde oluyor ve çoğu yerde gece sıcaklıkları gündüz sıcaklıklarından daha hızlı artıyor, özellikle Güneydoğu’da mahsul verimi düşüyor.

Isınma sadece karada gerçekleşmiyor. Sıcak okyanuslar bazı deniz türlerinin dağılımını değiştirerek bazı balıkçılıkları çöküşün eşiğine getiriyor. Yükselen denizlerin yüksek gelgitler ve büyük fırtınalardan kaynaklanan su baskınlarını etkilemesinin bir kombinasyonu olan Atlantik ve Körfez kıyılarının çoğunda küçük ve orta dereceli kıyı su baskını da artıyor. Bu arada, daha sıcak kışlar Kuzeybatı’daki kar örtüsü seviyelerinin azalmasına katkıda bulunarak su kaynaklarını ve rekreasyon endüstrilerini etkiliyor.

Ancak insanların iklim değişikliğini deneyimlemesinin en yıkıcı yolu, yalnızca elektriği kesip günlük hayatı durma noktasına getirmekle kalmıyor. Aynı zamanda evleri yok eden ve canlara mal olan büyük felaketler biçiminde karşımıza çıkıyor. 2018 ile 2022 yılları arasında ülke, her biri en az 1 milyar dolar hasara mal olan 89 felaket yaşadı. Bunlar arasında kuraklık, sel, şiddetli fırtına, tropikal kasırga, kontrol edilemeyen yangın ve kış fırtınaları yer alıyor. Bu süre zarfında yalnızca Teksas’ın 375 milyar dolarlık afet hasarıyla karşılaştığı biliniyor.

2. Bazı topluluklar daha yüksek risk altında

ABD’de yaşayan hiç kimse iklim değişikliğine karşı güvende değil. Ancak düşük gelirli topluluklar ve beyaz olmayan insanlar orantısız bir şekilde zararlı etkilerle karşılaşma riskiyle karşı karşıya. Bu tür topluluklar uzun süredir kirlilikle mücadele ediyor. Tüm bunlara ek olarak iklim değişikliği de bir başka stres ve eşitsizlik kaynağı haline geliyor. Rapor, örneğin Güney’de ırksal azınlıklara ve düşük gelirli insanlara ev sahipliği yapan mahallelerin iç kesimlerde su baskınlarına en fazla maruz kalan mahalleler olduğu sonucuna varıyor. Üstelik rapor şunları da açığa çıkarıyor: 

“Ülke çapındaki siyah toplulukların, hem iç hem de kıyı kesimlerde gelecekteki sel zararlarından orantısız bir pay alması bekleniyor.”

3. İklim çözümleri halihazırda ülke çapında uygulanıyor.

Fosil yakıtların yakılması, gezegenin ısınmasına neden olan sera gazının atmosfere salınmasının ana nedeni olarak biliniyor. Sorunun kaynağını bilmek, aynı zamanda onu nasıl durduracağımızı da bildiğimiz anlamına geliyor. 

Raporda, ABD’nin yıllık sera gazı emisyonlarının 2005 ile 2019 arasında yüzde 12 düştüğü bilgisi yer alıyor. Bunun büyük oranda elektrik üretiminin bir kısmında kömürün yerini doğal gaz alması nedeniyle oluştuğu belirtiliyor. 2010 ile 2022 yılları arasında, düşük karbonlu teknolojilerle ilgili maliyetler düştükçe kümülatif kara rüzgar kapasitesi, kamu hizmeti ölçeğinde güneş enerjisi ve elektrikli araç satışlarının tümünün ülke çapında arttığı bildiriliyor.

Üstelik 2018’den bu yana ABD genelinde şehir ve eyalet düzeyindeki uyum planlarının ve ilgili eylemlerin sayısı neredeyse üçte bir oranında arttı. Bu süre zarfında emisyonları dizginlemeye yönelik yeni devlet düzeyindeki çabalarda da daha küçük sayılabilecek bir artış oldu.

4. Bugünkü çabalar küresel ısınmayı durdurmak için yeterli değil.

2015 yılında ABD, Paris Anlaşması’na katılarak gelecekteki küresel ısınmayı sanayi öncesi seviyelere kıyasla 2°C’nin çok altında, ideal olarak 1,5°C ile sınırlamayı kabul etti. Başkan Joe Biden daha sonra ABD’nin emisyonlarını 2030 yılına kadar 2005 seviyelerine kıyasla en az yüzde 50 oranında azaltması için ulusal bir hedef belirledi. 

Şimdi ise dünya 2C°nin üzerinde ısınma yolunda ilerliyor. Bunun nedeni kısmen şu anda ikinci tarihin ise en büyük emisyon salımı yapan ülkesi olan ABD’nin hedeflerine ulaşma hızında olmaması.

Rapora göre, ABD’nin net emisyonlarının mevcut hedeflere ulaşmak için her yıl ortalama yüzde 6’dan fazla düşmesi gerekecek. Buna karşılık, ABD emisyonları 2005 ile 2019 yılları arasında ortalama olarak yılda yüzde 1’den daha az düştü.

5. Şimdi ne olacak? 

Bilim bu konuda oldukça açık. Isınma ne kadar artarsa ​​etkiler de o kadar kötü olacak. Sanayi öncesi döneme kıyasla küresel ortalama sıcaklık artışının 2°C’ye ulaştığı bir dünyada, ABD sıcaklıklarındaki ortalama artışın çok daha yüksek, 2,4°C ila 3,1°C arasında olması muhtemel. Bilim bize gezegenin ne kadar ısınacağını tam olarak söyleyemez çünkü bu, bir bütün olarak toplumun, özellikle de siyasi liderlerin ne yapmaya karar vereceğine bağlı olarak değişiklik gösterebilir. ABD’de ve dünyanın başka yerlerinde insanların şu anda karbon ayak izlerini azaltmak ve çok daha kötü ısınmayı önlemek için daha fazlasını yapma seçeneği bulunuyor.

Raporda şöyle belirtiliyor:

 “Dünyanın ne kadar ısınacağı, toplumların bugün yaptığı seçimlere bağlıdır. Gelecek insanın elindedir.”

İlginizi çekebilir: İrlanda ve Fransa birbirine bağlanıyor

Exit mobile version